Hattat Savaş Çevik, hüsnühat sanatına yönelik bakışın bazı kesimlerde hâlâ ideolojik olduğunu ifade etti. Yeni Şafak gazetesine konuşan Çevik, “Olaya sanat açısından değil, ideolojik açıdan yaklaşıyorlar. Sanat insanları ayrıştıran değil, birleştiren bir olgudur” dedi.
Resme çocuk yaşlardan itibaren ilgisi olduğunu belirten Savaş Çevik, ortaokul ve lise yıllarında farklı tekniklerle resimler yaptığını, İstanbul’a ressam olma hayaliyle geldiğini anlattı. 1971 yılında Devlet Güzel Sanatlar Akademisi sınavını kazandıktan sonra Dekoratif Sanatlar Bölümüne geçiş yaptı. Burada yazı hocası Prof. Emin Barın ile tanıştı.
Barın’ın yönlendirmesiyle hat derslerine başlayan Çevik, 1974 yılında Kemal Batanay ile Rik’a ve Tâlîk, ardından Hamit Aytaç ile Sülüs ve Nesih, daha sonra da Prof. Dr. Ali Alparslan ile Dîvânî ve Celî Dîvânî yazı çeşitlerini meşk etti.
“ÇEMBERLİTAŞ ATÖLYESİ GERÇEK BİR AKADEMİYDİ”
Emin Barın’ın Çemberlitaş’taki atölyesinin bir akademiden farksız olduğunu belirten Çevik, burada dönemin edebiyat, sanat ve tarih çevresinden birçok isimle tanıştığını dile getirdi. Atölyede Şevket Rado, Kemal Batanay, Malik Aksel, Şefik Bursalı, Murat Sertoğlu gibi isimlerle sohbetler edildiğini aktardı.
Bu dönemde hocası Barın’ın teşvikiyle ilk kişisel hüsnühat sergisini “Hoş Gör” başlığıyla açtı. Sergide “Bu da geçer yahu”, “Edep yahu”, “Hoşgör”, “Takma kafana”, “İnsaf yahu” gibi Türkçe ifadeler ilk defa hat sanatıyla sunuldu.
YENİ FORM VE KOMPOZİSYONLARLA YENİLİKÇİ YAKLAŞIM
Hüsnühat sanatına kazandırdığı yeni biçimlerden de söz eden Savaş Çevik, Celî Sülüs yazıda “Çapraz Müsennâ”, “Dörtlü Müsennâ”, “Ters Müsennâ”, “Muttasıl Ma’kılî”, “Dairevi Ma’kılî” gibi yeni kompozisyon biçimleri oluşturduğunu anlattı.
42 yıllık grafik altyapısının bu arayışlara yön verdiğini vurgulayan Çevik, “Hilye-i Şerif’i ilk kez Muhakkak Reyhânî karakteriyle yazdım” ifadelerini kullandı.
“HAT SANATI ESKİLERİ ARATMAYACAK KALİTEDE”
Türkiye’de hat sanatının geldiği noktaya değinen Savaş Çevik, geçmişe göre çok daha ileri bir seviyeye ulaşıldığını belirtti. Çevik, “Kur’an-ı Kerim’i Allah nazil etti, o koruyor. Kur’an-ı Kerim’in yazı estetiğini de hat sanatı aracılığıyla yine Allah koruyor. Bugün hat sanatı eskileri aratmayacak kaliteye geldi” dedi. Ancak bu seviyenin korunması için sürekli çalışma gerektiğinin de altını çizdi.
“ADİL-İ MUTLAK” SERGİSİNE YOĞUN İLGİ
Son olarak “Adil-i Mutlak” başlıklı sergisinden bahseden Savaş Çevik, bu serginin klasik ve kreatif ögeleri bir arada sunduğunu dile getirdi. Sergiye olan yoğun ilginin nedenlerini görsel sunumun etkisi ve eserlerin farklılığına bağladı.
“Muttasıl Ma’kılî eserler başka bir yerde aynı ilgiyi göremeyecekti. Sunum biçimi ve atmosfer cazip geldi. Albayrak Grubu’na minnettarım; sanata büyük hizmetleri var” ifadelerini kullandı.
HAT SANATININ GELECEĞİNE DAİR
Röportajın sonunda Savaş Çevik, yeni nesil hattatların umut vadettiğini, Türkiye’nin hem altyapı hem sanatçı sayısı açısından önde olduğunu belirtti. Ancak sanatın devamlılığı için disiplinli çalışma ve doğru yaklaşımın önemine işaret etti.