Bu soruları hiç sordunuz mu? Neden hep aynı tip insanlar bize rast gelir? Neden bütün aksilikler bizi bulur? Neden sürekli aynı yerde dönüp dolaşıyormuşuz hissi ile bocalamaya devam ederiz hayatımıza?

Çünkü kainat döngüler üzerine kuruludur. Ay ve güneş yaratıldıkları günden beri bir döngünün peşinde yol alırlar zamanımızı oluşturmak için. Dünya, her gün tam bir dönüş yapar geceyi ve gündüzü meydana getirmek için. Her bir canlı yazılmış bir döngüyü tamamlar hayatta kalmak için.

Kainatın bir parçası olan insan da tüm yaratılmışlar gibi bir döngü ile var olur. Ancak bir farkla. Diğer canlılar kendilerine yazılmış bir döngüyü takip etmek zorundalarken, insana seçme özgürlüğü bahşedilmiştir. Bu, insanın, hayvanlar gibi salt güdülerin zorlaması ile değil de düşünme ve hissetme ile birlikte hayatı yaşamasına fırsat verir. Yani diğer varlıkların döngüleri yaratıldıkları günden beri belirlenmişken, insanın döngüsü kendi gayretine bağlanmıştır.

İnsan döngülerle yaşar

Çoğu insan, döngüsünün farkında değildir. Sorumluluk almadan hayatı boyunca ailesinin, arkadaşlarının, patronunun onun için çizdiği sınırlar içerisinde dolaşır durur.

Farkına varmadığı sürece aynı hataları yapacak, aynı tip insanlar ile arkadaşlık kuracak ve o insanlar ona aynı şekilde davranacaktır. Çocukluğunda edindiği tüm latif ve şedid halleri yetişkinliğine taşıyacak ve onları sürekli yaşar hale gelecektir.

Mesela babası alkolik olan bir kadın, alkolik bir adamla ya da alkollü babasının hallerine sahip bir adamla evlenebilir. Bazen de öyle bir eş olur ki evlendiği kişi alkolik bir adama dönüşebilir. Bu bilinçli bir tercih değildir. Bilinçdışımız bize o tercihleri sevimli gösterir. Çünkü bilinçdışımıza göre en güvenli yol, en iyi bildiğimiz yoldur.

Dedik ya insan döngülerle yaşar, çünkü doğanın bir parçasıdır. Alışageldiğini devam ettirme eğilimine sahiptir. Bir ceylana baktığımızda aslandan kaçma güdüsü ile donanmış olduğunu görürüz. Kaçma yerine saldırma, evladını yiyen aslandan intikam alma planları yapabilme becerisine sahip değildir. Ve kaçmak onun için çizilen planın bir parçasıdır. Hayatı boyunca sürekli aynı sınırlar içinde yaşamak zorunda kalmış insan da doğanın bir parçası olarak tıpkı bir ceylan gibi hayatta kalma refleksinin, bu döngüyü devam ettirmek olduğunu zannedebilir.

İnsan, döngüyü değiştirebilme kudretine sahip tek yaratılmıştır

Ancak insanı doğadan ayıran bir özelliği vardır. İnsan bilinçli bir varlıktır. Akletme, düşünme, muhakeme yetisi dahası kalbi yani hisleri vardır. Bu özellikler insanı diğer varlıklardan ayırıp “eşref-i mahlukat” kılar.

İnsan, döngüyü değiştirebilme kudretine sahip tek yaratılmıştır. Geçmişteki yaşantısını terk etme seçeneğini görebilen, yeni tercihler ile yeni döngüler ortaya koyabilen tek varlıktır.

Öyle ki atalarının dinini reddeden Hz. İbrahim (a.s) gibi. O, baltası ile döngüleri kıran bir peygamberdi!

Peki, nasıl kırarız biz de bu döngüleri?

Öncelikle düşünerek, fark ederek…

Şu soruları sorarak:

Karşınıza sürekli çıkan bu insan tipi aslında size kimi hatırlatıyor? İçinizde hissettiğiniz o duygu ile ilk nerede karşılaştınız? Bu davranışı size ilk kim gösterdi?

Fark edin, hissedin ve bu olayın kurbanı olmayı reddedin!..

Peki, döngüyü kırmak için sadece fark etmek yeterli midir? Kocaman bir hayır! Çünkü dedik ya insan döngülerle var olur. Fark etmek sadece rahatlatır. Ancak kendi isteğinizle yeni bir döngü oluşturmak sizi dönüştürür.

Yazı yazmayı öğrenen bir ilkokul öğrencisi nasıl ki defalarca bir kelimeyi bir deftere yazarak, o kelimeyi nasıl yazması gerektiğini zihnine ve bedenine kaydediyorsa, nasıl ki bir şiiri ezberleyebilmemiz için o şiiri defalarca okumamız gerekiyorsa, yeni bir döngüyü, davranış kalıbını, düşünce biçimini de hayatımıza nakşetmemiz için aynen bu şekilde tekrar tekrar uygulamamız gerekiyor.

Hiç düşündünüz mü neden tasavvuf ekolleri belli bir sayıda zikri, davranışı, ibadeti vird olarak zorunlu kılar? Neden ibadetin az ama sürekli olanı kıymetlidir? Çünkü ibadet ve virdler bir amaç uğruna yapılır. Kişi seve isteye kendini Allah yolunda dönüştürmeye adar. Böylece bu tekrarlarla yeni bir döngüye gireriz. Çünkü ancak bir davranışı yürekten isteyerek düzenli yaptığımızda dönüşürüz.

Suya Sabuna Dokunan Bir Yazı: Tuvalden Tuvalete Suya Sabuna Dokunan Bir Yazı: Tuvalden Tuvalete

Çünkü kainatın bir parçasıyız biz! Ve kainat döngülerden ibarettir!

Mazeretler ve suçlamalarla geçen bir ömür aslında sana ait değildir

Hayatından memnun değil misin?!

Önce neyi değiştirmek istediğini bul ve yüzleş! Sorumluluk al ve kurban rolünden çık! Çünkü bu şikayet ettiğin hayata, davranışlara, çevreye sahip olmanda senin de bir payın var. Ancak sorumluluk aldığında bu payı fark edersin! Ve sadece farkında olduğun şeyleri düzeltme imkanın olur. Suçlamak ise gözleri kör eder.

Suçlama ama aynı zamanda iyi de bir rehberdir döngüyü kırmak için. Neleri, kimi suçladığını fark eden insan ne için suçladığını da tespit eder. Böylece o istemediği duyguları, davranışları değiştirmek için çabalar.

Değişmek mi istiyorsun?!

Öyleyse iste, arzula, düşün, hisset, fark et, barış ve nasıl olmak istiyorsan o uğurda harekete geç! Yap, düzelt, değiştir ve yolda ol!

İşte ancak böylece dönüşebilirsin.

Unutma; mazeretler ve suçlamalarla geçen bir ömür aslında sana ait değildir.

Bu şans sana sadece bir kez sunuldu. Hayatına sahip çık!

Zeynep Kocamaz Öztürk