Edebî türler arasında şiir biçimsel, dilsel ve tematik açılardan en farklı ve sanatsal işçiliği bakımından da zorluğun, işçiliğin en derinlikli yerinde durur, diyebiliriz. Doğası böyledir. Sıkıntılı, sancılı bir süreç şiirin doğuşunda etkendir. Şiir söz konusuysa yetenek bir başına yeterli değildir.
Genelde modern edebiyatımızda, özeldeyse modern şiirimizde özellikle 1940’lı yıllarda şiir yeni bir gidiş yolu açarak ilerlemeye başlamıştır. Bu yeni yapısal değişikliğin gidişatına da ayak uydurmak durumunda kalan şiirimiz dün ile bugün arasında da belirli bir disiplin içerisinde kendi rengini, sesini, konumunu gösterebilmekle yükümlü tutulmuştur.
Modern şiirimizin geçiş serüvenleri, aşamaları konusunda uzun uzadıya durmayacağım.
Modern şiirimiz içerisinde çocuk şiirinin yeri nedir? Buna hızlıca geçiş yapmam gerekir sanırım. Çocuk şiiri, doğru bir tanımlama mıdır? Bu da ayrı bir konu, mütehassıslarının mevzu üzerinde farklı mülahazaları da söz konusudur. Bu meseleye de girmeden biz çocuk şiiri tanımlaması, kavramsallaştırması imkânını bir an sahip bulunduğumuzu ele alarak konuya bakmak istiyorum. Çocuk şiiri modern dönemde çocuğun özne olması dolayısıyla daha büyük bir alan bulabilmiştir. Aslına bakarsanız geleneğimizden de çocuk şiiri, -çocuğun özne kılınarak şair tarafından söylenmiş şiir demek istiyorum-, önemli ölçüde etkilenmiş, dünden bugüne derinden akan bir ırmak yatağını kendi denizlerine taşımış, taşıyabilmiştir. Geleneğimizdeki destanların, tahkiye odaklı hikâyenin, daha doğrusu mesnevi gibi yazın türlerinin geldiğimiz yerde çocuk şiirine katkısı olmuştur. Bu sanatsal geçiş, bu bağlantılar, modern şiir diliyle, biçim ve biçemiyle bütünleşmiştir. Bugün biz modern şiir imkânlarını yalın bir biçimde elde etmedik, elbette bunu geleneğinde süzgecinden de geçirerek elde ettik. Örneğin; Dede Korkut hikâyeleri, Mesnevi anlatıları, Attar’ın söyledikleri olmasa bugün çocuk şiirindeki çıktımız bu denli derinlikli, değerli olabilir miydi?
Modern şiirimizde, çocuk şiirinin öncüsü bana göre Tevfik Fikret olmuştur. Tevfik Fikret, 1914 yılında yazdığı ve aynı yıl söylediği bu şiirlerini kitaplaştırdığı “Şermin” adlı çocuk şiiri kitabıyla, temsil bir çocuk nesli fikriyatını da ortaya koyar. Şermin’de 31 çocuk şiiri yer alır ve Tevfik Fikret bu eserinde 8’li hece ölçüsünü kullanır. Sanatsal değeri yüksek bir eserle çocuk şiirimizin doğrusu temelleri Şermin ile atılmıştır, diyebiliriz. İbrahim Alaaddin Gövsa da Tevfik Fikret ile birlikte anabileceğimiz çocuk şiirinin öncü sanatçıları arasındadır. Cumhuriyet dönemi çocuk şiiri kitapları yayımlayan en önemli şairimiz ise Fazıl Hüsnü Dağlarca’dır. Dağlarca’nın yedi şiir kitabı münhasıran çocuk şiirleri eseridir. Sonrasında ismini sayabileceğimiz daha birçok sanatçımız, şairimiz çocuk şiirleri alanında eserler vermiştir.
Esas konu başlığımızdan bu kadar saptımsa kısa bir tarihsel süreci dile getirmesem söylemek istediklerimin eksik kalacağı endişesinden olduğunu belirtmek isterim. Çünkü geleneği olan ve fakat modern bir dönemle de kendini konumlandıran bir türden çocuk şiiri türünden bahsediyoruz.
Çocuk şiiri, şiirden ayrıştırılamaz gibi görünse de çocuğun konuşan özne oluşu bakımından söylenmiş şiirlerle çocuğa yazılmış şiirler arasında ciddi, sağlam bir ayrım olmalı. Çocuğa yazılmış, çocukluk özlemlerine yer verilmiş şiir ile imgesi, imajı, biçim ve diğer unsurları ne kadar yüksek bir düzeyde olursa olsun çocuk şiiri arasında ciddi fark vardır. Çocuksuluğu, çocuk özlemlerini, çocukluk çağrışımlarını barındırıyor olması bir şiiri çocuk şiiri yapmaz. Çocuk mutlaka konuşan özne, şiirde ses veren önemli aktör olmalı, imgesel yapılandırılışı ve sanata dönüştürülüşü bütün bu yukarıda sayıp döktüklerimizden farklı olmalı elbette.
Çocuk şiiri söylemek, hem kolay söyleyiş hem de imgesel yapının yerli yerinde olması bakımlarından da kendi has bir üretim sürecine tabiidir. Kolay söyleyiş burada etkilidir ve fakat buna ulaşmanın zahmetiyle ve zorluğuyla birlikte ilerler. İmgesel işçiliği elden bırakmadan, onu yok saymadan çocuk şiirinin eserleşmesi konuşan öznenin de yine çocuk olması vazgeçilmez unsurlar olarak belirginleşir.
Çocuğa söylenmiş, çocuğa seslenilmiş şiir ile çocuk şiirini ayırt edebilmek de elbette şairlerin yahut şiir tartısı pek muteber şiir severin işidir yine de. Bunu ayırt edebilmenin, oylumlu bir şiiriyet algısıyla diriliğini elde etmiş ve derinlemesine şiir cevheri barındıran bir kabiliyet eliyle olması gerekliliği ayrıca ortadadır.