Gazali, İslam felsefesinin zirve şahsiyetlerindendir. Hem fakihtir, hem felsefecidir. Felsefe bilmeden fıkıhla ilgili fikir yürütmenin doğru olmayacağını bize gösterenlerdendir.
Orta Çağ felsefesinin ilk işareti Gazali’dir. Aristotelesçiliğe yönelik eleştirileri ile dikkat çeken Gazali, felsefeye yeni bir yol açmıştır. Aristoteles düşüncesine “nominalist” eleştiri hareketi İbrani, Arap ve İslam dünyasında, hatta Latin âleminde de kabul görmüştür. Bu eylemin başında Gazali durmaktadır.
Tehafüt’ül-Felasife
Gazali, felsefi görüşlerini “Tehafüt’ül-Felasife” adlı eserinde dile getirir. Bu eserinde, felsefenin yirmi öğretisini ele alır ve onlara eleştiri geliştirir. Bu eser, felsefe literatürünün şaheseri kabul edilir. Bu eser, aynı zamanda felsefi akıma reddiyedir.
Gazali, Farabi ve İbn Sina’nın metafizik delillerini yeterli bulmaz. Bunların burhanî delillerle desteklenmediklerini ortaya koyar. Kanıtlanmamış bilginin yanlış olduğu sonucunu çıkarmaz ama yine de kanıtlanması gerektiğini düşünür. Tanrı’nın birliği ve cisimsel olmadığı konusunda getirilen delilleri eleştirir, yoksa bilgiyi reddetmez. Gazali’nin reddettiği şey, felsefenin kullandığı argümanlardır. Felsefenin elde ettiği sonuca karşı çıkmaz.
Gazali, semavi nefislerin varlığı, ahret hayatında insani nefsin bozulmayacağına ilişkin düşüncelere karşı çıkar. Bu konuyu ele alırken “kelam”ın tartışma tekniğini kullanır. Tehafüt’ünde dikkatli bir dil kullanır ve açıklamalarını kısa tutar. Bu da okuyanda bir tesir bırakır.
Tehafüt’te, ayrıntılı ve karmaşık yirmi meselede felsefenin görüşlerini yeterli bulmaz. Bunların delil standardını karşılamadığını gösterir.
Vahiyle çelişmez
Gazali, Tehafüt’te, vahyin zahiri manasıyla çelişmeyen konuları ele alır. Mesela feleklerin nefisler tarafından hareket ettirildiği meselesini Kur’an’daki meleklere işaret ederek ortaya koyar.
Gazali, felsefecilerin ortaya koyduğu düşüncelerin özünü kabul etmekte ama hakikati burhanî delillerle ortaya koyduklarını kabul etmemektedir.
Gazali’nin felsefe fetvası
Gazali, felsefecilerin şu üç düşüncesini küfür sayar:
- Âlemin bir başlangıcının olmadığı ve zamanda yaratılmadığı,
- Tanrı’nın bilgisinin, sadece varlıkların sınıflarını kapsadığı ama tikel varlıkları içine almadığı,
- Ahretteki cezanın ruhani karakter taşıdığı, bedensel olmadığı.
Bu üç düşünceye sahip felsefe akımlarını küfür sayan Gazali, ayetlerin ahretle ilgili bölümlerinin yorum yoluyla mecazi anlama taşınmasına karşı çıkar. Geleneksel İslam anlayışının altının oyulmasını böylece önlemiş olur. Bu tutumu, siyasi otorite açısından da önemlidir.
Küfür ve dinden çıkma
Gazali dönemi, küfürle itham etme bakımından ilginç bir dönemdir. Toplulukların birbirlerini küfürle itham ettikleri, bilim adamlarının başka bilim adamlarını küfürle itham ettiği sık görülmüştür. Durum buyken buna rağmen, hukuki yaptırım nadir görülmüştür. “Kâfir oldu!” denenler, hemen müeyyideye tabi tutulmamıştır.
On birinci yüzyıla kadar küfürle itham edilenler hakkında hukuki bir karar uygulanmamış, ondan sonra da sıklıkla uygulanmamıştır. Gazali bu konuda, küfür tespit edilen yerde devletin, siyasi otoritenin harekete geçmesi gerektiğini söylemektedir.
Faysalu’t-Tefrika
İlk asırlarda, birini küfürle itham etmek yaygındı. Ama bunun bir hukuki hükmi yoktu. Cezanın ahrette verileceği düşüncesi ağır basıyordu. Ama zaman içinde bu durum değişebilir, birine işkence aracı ve cezalandırma yolu açılabilirdi. Bu vahim sonuçlar doğurabilecek bir durumdu.
Gazali tehlikenin farkında idi. Bunun için daha önceki eserlerinde bu konuyla ilgili düşüncelerini açıklayan “Faysalu’t-Tefrika” adlı eserini yazdı.
Gazali’ye göre bir Müslüman, hem Tanrı’yı tasdik eder, hem de Allah Resulü’nü. Birinden birini tercih etmez. Ederse iman etmiş olmaz.
Üç esası kabul eden küfürle itham edilemez
Gazali’ye göre şu üç esası kabul edeni küfürle itham etmemek gerekir: 1- Tevihd, 2- Hz. Muhammed’in peygamberliği, 3- Vahiyle bildirilen ölüm sonrası hayat. Bu üç esası kabul ediyorsa, bir kimseye “kâfir” denmemeli düşüncesini savunur Gazali. Bu üç esastan birini kabul etmemek, irtidat ithamını getirebilir. Böyle durumda Gazali, devlet otoritesinin harekete geçmesini istemektedir.
Gazali’nin Felsefî Kelamı
“Gazali’ye Göre İslam’da Felsefenin Rolü” başlığını ele aldığımız kitap, “Gazali’nin Felsefî Kelamı” ismini taşımaktadır. Eser, Frank Grıffel tarafından yazılmış, Klasik Yayınları’ndan okura ulaştırılmıştır. Çevirisini İbrahim Halil Üçer ile Muhammed Fatih Kılıç yapmış. 502 sayfadan oluşan eser, Gazali okuyucularına geniş bir okuma sofrası sunmaktadır.
Recep Şükrü Güngör yazdı