Kitabın Adı: İlkel Zihniyet
Yazar: Lucien Lévy-Bruhl
Çevirmen: Ayşe Meral
Lucien Lévy-Bruhl’un İlkel Zihniyet adlı eseri, 20. yüzyılın başlarında antropoloji ve sosyoloji alanında çığır açan bir çalışmadır. Kitap, ilkel toplumların düşünsel yapılarının, batılı toplumların zihinsel ve mantıksal yapılarına kıyasla nasıl farklı işlediğini ele alır. Lévy-Bruhl, bu eseriyle özellikle modern bilimlerin ve batılı rasyonel düşüncenin dışındaki kültürlerdeki “zihinsel süreçler” üzerine derinlemesine bir analiz sunar.
Eserin en temel iddiası, “ilkel” toplumların düşünsel süreçlerinin batılıların düşündüğü gibi “mantıklı” veya “rasyonel” olmadığını, aksine daha sezgisel, mistik, ve kolektif bir biçimde şekillendiğini savunmasıdır. Lévy-Bruhl, bu farklı düşünme biçimlerini anlamak için bir yandan tarihsel bağlamda, bir yandan da modern zihinsel yapıların antropolojik farklılıklarını ele alır. İlkel toplumların düşünme biçimleri, akıl ve mantıkla değil, inanç, duygular ve toplumun kolektif bilinçle şekillenen bir süreçle belirlenir.
İlkel Zihniyetin Tanımlanması
Lévy-Bruhl, “ilkel zihniyet” kavramını, yalnızca düşük gelişmişlik seviyesine sahip toplumların düşünsel kapasiteleri olarak tanımlamaz. Bu kavram, daha çok bir toplumun düşünme biçimini, değerler sistemini ve dünyanın anlaşılma şeklini ifade eder. Yazar, batılı toplumların bireysel ve mantıklı düşünme biçimlerinin evrensel bir model olmadığını, her toplumun kendi zihinsel çerçevesi içinde farklı algılamalar geliştirdiğini belirtir. Bu noktada, ilkel toplumların dünyayı algılayış biçimlerini, onların sosyal yapıları, dinî inançları ve kültürel pratikleriyle birlikte ele alır.
Ona göre “ilkel” toplumların düşünme biçimleri, çeşitli büyüsel ve mistik inançlara dayalıdır. Örneğin, ilkel toplumlar doğadaki nesneleri sadece fiziksel özellikleriyle değil, aynı zamanda onların spiritüel ya da mistik anlamlarıyla da algılarlar. Dolayısıyla mantıklı bir insanın yapacağı gibi neden-sonuç ilişkisi kurmak yerine, insanlar sezgisel ve sembolik bir düşünme biçimini benimserler. Bu da onların dünyayı çok daha bağlamsal, holistik bir biçimde anlamalarına yol açar.
Kitap, ilkel toplumların düşünsel yapısının kolektif bir bilinçten doğduğunu vurgular. Bruhl, bireyci düşünmenin batılı toplumlarda geliştiğini ancak ilkel toplumlarda bireylerin düşünceleri toplumsal yapı tarafından şekillendirildiğini söyler. Bu noktada, ilkel insanların düşünsel evrenlerinin daha az bireysel daha çok toplumsal bir çerçevede şekillendiğini ifade eder. Özellikle ilkel toplumlardaki büyü ve ritüel uygulamalarının, insanların doğayı, toplumsal ilişkileri ve evreni anlamlandırma biçimlerinde nasıl kritik bir rol oynadığını tartışır. İlkel toplumların, doğa olaylarını, hastalıkları veya ölüm gibi varoluşsal olayları, sadece biyolojik veya fiziksel nedenlerle açıklamak yerine, metafiziksel bir çerçevede anlamlandırmaları, bu toplumların zihinsel yapılarını anlamada kilit bir rol oynar.
Lévy-Bruhl, batılı düşünce ile ilkel zihniyet arasındaki farkları da ele alır. Batılı akılcı ve mantıklı düşünce, neden-sonuç ilişkileriyle bir evrenin işleyişini anlamaya çalışırken, ilkel düşünce daha çok sezgisel ve simgesel bir dünyayı benimser. Batılı düşüncenin belirli bir nesnelliği ve evrenselliği savunduğunu belirten yazar, ilkel toplumların ise dünya ile ilişkilerini daha çok kolektif bir bilinçle kurduklarını öne sürer.
Bu düşünsel farklılıkların ötesinde, Lévy-Bruhl, ilkel toplumların “zihinsel” kapasitesizliğine dair ön yargılara karşı çıkarak, bu toplumların kendi kültürel bağlamlarında son derece sofistike ve anlamlı düşünme biçimleri geliştirdiklerini savunur. Batılıların “ilkel” olarak nitelendirdiği bu toplumlar, aslında kendi kültürel kodlarına ve toplumsal yapısına dayanarak son derece derin bir dünya görüşüne sahiptir.
İlkel Zihniyet, yayımlandığı 1900’lerin başlarından itibaren antropoloji ve sosyoloji literatüründe önemli bir yere sahiptir ancak eser hem büyük bir ilgiyle karşılanmış hem de eleştiriler almıştır. Tüm tartışmalara rağmen ilkel toplumların düşünsel evrenini anlamada önemli bir yer tutar.
KİTABIN ÇEVİRMENİ AŞYE MERAL İLE YAPILAN RÖPORTAJ