Anadolu’nun Kalbi Harakânî, Yavuz Selim Uzgur ve Sadık Yalsızuçanlar’ın birlikte gerçekleştirdikleri sohbetin metne dönüştürülmesi niteliğinde olan bu kitabı, tasavvuf ve ilm-i ledün meraklılarının mutlaka ve mutlaka okumalarını tavsiye ederim.

"Osmanlı Sarayına Kar ve Buz Temini" "Osmanlı Sarayına Kar ve Buz Temini"

Yavuz Selim Uzgur, Kars’ta hizmet vermekte olan Harakânî Vakfı’nın başkanı. Bununla beraber kendisi Harakânî Kültür Merkezi’nin faaliyetlerine de öncülük ediyor. Aynı zamanda Kars Evliya Camii’nin resmi imamı.

Bu kitap gerçekten çok farklı! Okuduğunuz zaman, bu farklılığın esere konu edilmiş olan Harakânî Hazretlerinin, çoğumuzun idrakinin ötesindeki irfanî farklılığından kaynaklandığını anlıyorsunuz. Hazret sanki sizinle iletişime geçiyor. Kitap elinizdeyken siz neler hissedeceksiniz bilemem ama ben daha okumaya niyet ettiğim ilk anda O’nun dokunuşunu hissettim.

Aşk ateşiyle dokunduğunu yakan bir zat var karşınızda

Bahsetmeden geçemeyeceğim. Anadolu’nun Kalbi Harakânî’yi satın almak için internet ortamında bir sipariş verdim. Hemen sonrasında düşünmeye başladım. Nasıl olmuştu da şu son bir seneden evvel Harakânî ismini duymamıştım? O esnada, yanlışlıkla(!) açtığım bir video kaydının sesi ile daldığım düşünceden sıyrıldım. Ekrandaki isme dikkat edince dondum kaldım; Harakânî! O an izlemeye başladığım kayıt, birkaç dakika evvel siparişini verdiğim kitabın temeli olan sohbetti. Sadık Yalsızuçanlar ve Yavuz Selim Uzgur karşılıklı konuşuyorlardı. Şaşkınlığım uzun süre geçmedi. İki gün içinde kitap geldi. Elime alır almaz arka kapağın en altındaki son cümleyi okudum: “Aşk ateşiyle dokunduğunu yakan bir zat var karşınızda. Cezbeye hazır mısınız?”

Anadolu’nun Kalbi Harakânî, defalarca okunacak/okunması gereken bir kitap. Sadık Yalsızuçanlar, giriş yazısında gerekli ön bilgileri verdikten sonra, okuyucuyu Hazret’in “Bu aşkı tatmak için okyanusta balık ol…” sözü ile selamlıyor.

Eseri okurken, Ebu’l Hasan Harakânî Hazretlerinin hayatı, hayata bakışı, menkıbeleri ve muhteşem sözleri sizi adeta kendinizden geçiriyor. Nasıl bir şey bu diye düşünüyorsunuz. “Hindistan’dan Yeni Zelanda’ya kadar Müslümanların yaşadığı her yerde insanlar Harakânî’nin bir şekilde ismine aşinadır” ifadesi, okurken insanı derinden etkiliyor. Burada tekrar belirtmem gerektiğine inanıyorum ki bu ifade bana bugüne kadarki kendi körlüğümü ve sağırlığımı fark ettirdi. Kars dendiğinde aklıma kaşar gelen bir devri kapatan bu esere kendi adıma çok şey borçluyum.

Kitapta aynı zamanda X. yüzyıl Anadolu Türk medeniyeti hakkında genel bir bilgi de var. Selçuklu’nun Harakânî Hazretlerinden nasıl etkilendiğini, daha doğrusu Hazretin Selçuklu’yu nasıl etkilediğini öğreniyorsunuz. Harakânî Vakfı’nın ilk kuruluşu bile Selçuklu’ya dayanıyor. Hazret aynı zamanda Gazneli Mahmud’un, Çağrı ve Tuğrul Beylerin şeyhi.

Kimden etkilendi, kimleri etkiledi?

Gerek çağdaşları, gerek kendisinden sonra yaşamış olan Hak dostları tarafından övülmekte zorlanılan; tesirinde kalınan bir şahsiyet Harakânî… Hayattayken, Ebu Ali Farmedî, Ebu’l Kasım Gürkanî, Şeyhülislam Abdullah-ı Ensarî, Kuşeyrî, Ebu Said-i Ebu’l Hayr, Yusuf Hemedanî gibi büyük sufileri derinden etkilemiş. 5 Aralık 1033 tarihindeki şehadetinden sonra bu manada tesiri devam etmiş ve Aynü’l Kudat Hemedanî, Necmeddin-i Kübra, Ruzbihan Şirazi, Necmeddin-i Daye, Attâr, Mevlâna Celâleddin-i Rumî gibi büyük zatlar kendisinden feyz almış; irşad olmuşlar.

Peki, Harakânî Hazretleri nereden feyz almış? Nereden irşad olmuş? Bu noktada “Benden yüz yıl sonra gelecek bir er’in kokusunu alıyorum” diyen Bayezid-i Bistamî Hazretleri ile karşılaşıyoruz. Bizim anladığımız manada yüz yüze hiç görüşmemiş olmaları, Bistamlı ve Harakanlı gibi iki idrak ötesi şahsiyetin mana alışverişine mani olmuyor. Kitap bu kısımların anlatımı ile de dopdolu.

Yaşarken olduğu gibi şehadetinin ardından da irşada devam eden Ebu’l Hasan Harakânî Hazretleri, mezar yerini araştırmakla görevli Lala Mustafa Paşa’ya dahi yardım etmekten geri kalmıyor. İlginç bir bölüm…

Baştan aşağı güzellik ve sırlarla dolu bir hayatı anlatmak üzere basılmış bu kitap, başta da belirttiğim gibi şayet hakikat ilmi ile alakalıyım diyorsanız mutlaka okumanız gereken çok zengin, çok faydalı, çok özel bir çalışma.

Zeynep İnan yazdı