Denizli'de, ağaçların çiçek açmayı unuttuğu bir bahar sabahı tanımıştım Âkif Emre'yi. Çok gençtim o zamanlar. Âkif Emre'yi çoğumuz gibi ben de ilk önce Yeni Şafak gazetesindeki yazıları ile tanıdım. O yıllardan başlayarak merakla izledim Âkif Emre'yi. Benim yetişemediğim Yeni Devir gazetesi zamanlarını ise ancak yazılarına yansıdığı kadarıyla biliyorum. Dergâh dergisinde Seyyid Hüseyin Nasr ile yapmış olduğu konuşmalardan bu yana fark ettiğim bir şey var ki, edebiyat dergileri ile de ilgilidir. Söyleşi demişken Aliya ile yaptığı unutulmaz söyleşiyi de unutmamalı derim. Son zamanlarda Hece dergisinde yazdığı edebiyat yazılarını, çeşitli sempozyumlarda yaptığı konuşmaları derleyip toplasa bir kitap olur diye düşünüyorum.

İzler Neleri İzler?

Onu yüz yüze ilk tanıyışım ise Yöneliş Yayınları'nda oldu. Nedendir bilmem, en çok da uzun zamandır belleğimde yer eden yüzü etkileşmişti beni. “En iyi nasihat iyi örnek olmaktır” yazan o Malcolm X dev posterinin altındaki koltukta oturan Âkif Emre'nin niye bir resmini çek(e)medim diye hayıflanıp dururum aradan geçen yıllar içinde. Yöneliş Yayınları'nın birkaç yerli yazarından biriydi Âkif Emre. Küreselliğin Fay Hattı ile ikincisini nice zamandır merakla beklediğim ödüllü İz'ler adlı yapıtları başucu kitaplarım olmuştu. İlk kitabının bir bölümü de İzler adını taşıyor. Bu da bilinçli bir seçim olsa gerek. Küreslliğin Fay Hattı'nın Ahmet Davutoğlu'nun Küresel Bunalım kitabıyla bir arada okunabilecek bir kitap olduğunu da belirteyim.

 

Kılavuz Kitaplarımdan Biri: Göstegeler

Göstergelerin her türünü  bilinçli bir okumanın anahtarı niteliğinde bir ilk kitaptır benim için Göstergeler.

Sünnet’in muhafazasında bir kale: Hadis Usûlü Sünnet’in muhafazasında bir kale: Hadis Usûlü

Akıp giden hayat içinde olup bitenleri algılamak ve anlamak, insan bilincinin  çok karmaşık iki eylemidir. Gerçekliğin dereceleri, her birimiz için başka başka tarzlarda var olduğundan bu iki eylemi herkesi tatmin edecek şekilde açıklayan tek bir yol bulunamamıştır. Bu durum, yalnız  hayatın ihtiva ettiği  mucizevi  kudreti değil, duyarlı bir gözlemci olmak isteyenlere yardım etmek üzere çeşitli anlatım olanaklarını da ortaya çıkarır.

 

Görme ile ilişkimiz

Görme alışkanlığı kazanmayı, görme biçemini, açık ve koyunun sanatsal anlamını, resimde mekânı, mekânda nesneleri, yapıtlardaki görsel düzeni, malzemeleri, teknikleri, eleştirel biçemi ve değer hükmünü öğrenmeye başlamıştım bu kitapla. Çünkü örneğini ancak başka yayınevlerinde rastladığımız türden bir ilk kitaptı bu. Roland Barthes kitaplarını anımsatmıştı görsel malzemeleri bakımından. Kişinin hayata ilişkin olguları görme deneyimi kazanmasında, biçem ve değer hükmü yaratmasında, pek çok yapıtı/kişiyi görmesi ve bunlara dair yazılmış kitapları okuması gerektiğini anlamıştım Göstegeler'den. Çünkü:“Toplumların kimliğini ve aidiyet bilincini yansıtan göstergelerin yanılsamayla geçiştirilemeyecek önemi vardır. Zaten kendi göstergelerini üretemeyen veya kendi göstergelerine yaslanmayan toplumların medeniyet üretme ihtimalleri yoktur.”

 

Göstergeler'i oluşturan yazılarda  gazete yazıları olmanın ötesinde bir yazı ustası olarak Âkif Emre'nin çok yönlü duyuş ve düşünüşünün ana çizgilerine tanık oluyoruz: Aliya, Hasan Turabi, Muhammed Esed, Turan Koç vb önemli isimler yanında küresel göstergelerin çeşitli boyutları, mekanlar ve elbette siyaset…

 

Yazar, gördüğü, yaşadığı, tanık olduğu olayları, okumalarından çıkardığı düşünsel sonuçları, yılların birikimine dayalı yazınsal bir atmosfer içinde yeniden gündeme getiriyor ve böylelikle gözden kaçırılmış birtakım ayrıntılara yeniden eğilerek, okuru eleştirel, düşünsel bir yoğunlaştırmanın çekim alanı içinde uyanık tutmayı, onu "yaşanılan günlerin tepkisizliğinden" çekip almayı amaçlıyor.

Her yazar içinde yaşadığı toplumun kültürel örüntüsünde biriktirir kendini. Yaşadığı toplumun kültürel göstergeler dizgesi doğrudan ya da dolaylı biçimde varoluşunu belirler. Âkif Emre bu toplumun ve dünyanın  nabzını  basiretle gözlemleyerek, izlediği olayların, olguların gelişimini irdeleyerek bütüncül bir birikim oluşturdu.

Kavramları kendine özgü arayış yöntemleriyle çözümledi. Çok boyutlu bir anlama ve irdeleme etkinliği yarattı. 

Aliya İzzetbegoviç, Sezai Karakoç ve Mehmed Âkif yorumları!

İzlediği sanatçıların/düşünürlerin yaşamlarıyla yapıtları arasındaki karşılıklı ilişkiyi bütünsel çözümlemelerle sundu. Pek çok sanatçıyla ilgili oluşturduğu yazılarda, incelediği sanatçıların sanatsal verimlerindeki uçları buldu. Estetik kaygılarla yüklü bir eleştiri diliyle yansıttı özgül çözümlemelerini. Kendine özgü bir yörüngede düşüncenin/sanatın içsel değerlerini  medeniyet verileriyle yorumladı. Aliya İzzetbegoviç, Sezai Karakoç ve Mehmed Âkif özelinde yazdıklarını anımsamak yeterli bu noktada.

Tutarlı bir siyasal çözümleme, siyasal eylemlerin özgürlük kazanmasını sağlar. Algılanım sınırlarını genişletir. Yorumlanmasını çeşitlendirir. Yeni ipuçlarıyla  bizi biz yapan  enerjinin açığa çıkmasını, varsıllaşmasını sağlar. Âkif Emre bu ilkeleri öğretir okurlarına. Yıllarca bu değerleri buldum yazılarında. Dönüp geriye baktığımda ise iki kitap adı mühürlü belleğimde; biri Göstergeler, bir diğeri İz'ler.

Asım Öz