Eyüpsultan eksenli yazılarımızda ondan bir vesile söz eder, atıflarda bulunurum. Yazılarımızı takip edenler bu isme aşinadır. Şayet ondan bahsetmediysek o yazının bir tarafı eksik kalmış demektir. İstanbul araştırmaları yapıyorsanız, özellikle de Eyüpsultan ve Üsküdar tarihi ile ilgileniyorsanız Mehmet Nermi Haskan ismi ile karşılaşmamanız imkânsız gibidir. Zira bu iki güzide ve kardeş semtimizle ilgili pek kıymetli çalışmaları ve kitapları vardır üstadımızın.
Üsküdar, Zeytinburnu ve Eyüpsultan belediyeleri, şehir kitapları yayıncılığında hakikaten önemli mesafe kat etti. Bunu zaman zaman yazılarımızda dile getiriyor, diğer belediyelere de örneklik teşkil etmesini diliyoruz. Zira bu yayımlar, araştırmacılar için önemli kaynak oluşturuyor.
Haskan’ın Eyüpsultan’ı
Eyüp Sultan Belediyesi Yayınları arasında Mehmet Nermi Haskan’ın dört eseri bulunuyor. Bunların ilki iki ciltten oluşan “Eyüpsultan Tarihi” (1996) isimli eserdir. Bu eser daha evvel 1993 yılında Türk Turing Turizm İşletmeciliği Vakfı Yayınları arasında neşredilmişti. Diğerleri ise “Eyüplü Musikişinaslar” (2004), “Eyüplü Hattatlar” (2004) ve “Eyüplü Meşhurlar”dır (2004).
Mehmet Nermi Haskan, on senede tamamladığı “Eyüpsultan Tarihi” isimli eserinde 58 cami ve mescit, 22 tekke, 11 medrese, 30 mektep, 13 namazgâh, 10 kütüphane, 2 imaret, 4 karakol, 30 sahilsarayı, 10 hamam, 127 çeşme ve sebil, 114 türbe, 70’e yakın mezarlık, hazire ve sofa, 10 mesire yeri ile 2 kiliseden oluşan yaklaşık 500’e yakın eseri tek tek incelemiş, gerekli malumatları vererek gelecek kuşaklara aktarmıştır. Özellikle Eyüpsultan mezarlıklarının tamamını taramış, tarihte iz bırakmış ancak günümüzde adı sanı unutulmuş nice isimleri ve eserlerini gün yüzüne çıkarmıştır. Çalışma fotoğraflarla da zenginleştirilmiştir.
Haskan, eserin önsözünde çalışmasını ve metodolojisini şöyle özetler: “Mukaddes ve tarihî bir belde olan Eyüpsultan hakkında bir kitap yazmaya karar verdiğim zaman evvela, bir kütüphane çalışması yapmak istedim. Fakat ne yazık ki Eyüpsultan hakkında fazla bir şey bulamadım. Yazılan eserlerin hiçbirinde kitabeler ya kaydedilmemişti veya eksikti. Çoğunun tarih beyitleri ve rakamları dahi yoktu. Bu durumda, bu kitapları ve kütüphane çalışmalarını bir tarafa bırakarak Eyüpsultan'ı sokak sokak dolaşmaya başladım. Girmediğim yol, türbe, bahçe ve hatta dehliz kalmadı. En küçük kitabeyi bile kaydettim. Bunları yazdıktan sonra da ayrıca teker teker yerinde kontrol ettim. Türbe hazirelerindeki şahideleri ve Eyüpsultan sırtlarındaki kabir taşlarını tek tek yazdım. Bunların bir kısmı yarısına kadar toprağa gömülü ve bir kısmı da böğürtlen ormanı içinde olduğu için, ancak görülebilen kısımlarını kaydedebildim. Kabir taşlarının okunuşu birçok bilinmeyeni ortaya çıkardı…”
Bu eserlerin Eyüpsultan Belediyesi tarafından yayınlanmasında dönemin belediye kültür müdürü İrfan Çalışan’ın büyük gayret ve katkıları vardır. 1990’lı yıllardan beri devam eden Eyüpsultan sempozyumlarının gerçekleşmesi, daha sonra bunların kitaplaştırılması da onun kararlılığıyla gerçekleşmiştir. “Eyüpsultan tarihi” ve 13 ciltten oluşan “Eyüpsultan sempozyumları” kitaplarına internetten de ulaşılabiliyor. Belediyenin gelmiş geçmiş en büyük hizmeti olarak gördüğüm bu yayınları kültür ve medeniyet tarihimize kazandırdıkları için kendilerine bir kez daha teşekkür etmek istiyorum.
Mehmet Nermi Haskan, bu eserlerini uzun yıllar büyük bir özveriyle, bıkmadan, usanmadan çalışarak ortaya çıkardı. Öyle ki bırakın metinleri, biz bugün onun düştüğü dipnotlardan dahi faydalanabiliyoruz. Zira pek çok yazımızın ilhamını bu dipnotlardan almışızdır. Mesela Samiha Ayverdi’nin roman kahramanı “İbrahim Efendi ve yakınlarının mezarları”, “Fatih Sultan Mehmed Han’ın Mimarı Ayas Ağa” ve “İstanbul’un Yegâne Çinili Çeşmesi” başlıklı yazılarımız bu cümledendir.
Bütün mesaisini kültür ve tarih araştırmalarına vakfetmişti
Babası Selanik muhacirlerinden olan ve 1927 yılında Üsküdar’da dünyaya gelen Mehmet Nermi Haskan, ömrünün sonuna kadar burada yaşamış, 2002 yılında vefat ederek “Mezarlık değil, müzedir” dediği Karacaahmet Kabristanı’na defnedilmiştir. Gündegül Parlar, Eyüpsultan sempozyumları kapsamında, bizim de yararlandığımız Haskan’ın biyografisini sunmuş ve onun şahsiyeti ile ilgili şu tespitlerde bulunmuştur: “Çevresinde herkesin takdirini kazanmış, son derece mütevazı, aşırı duygulu, merhametli, az konuşan fakat çok okuyan, her dakikasını kayda değer çalışmalarla değerlendirmeye çalışarak geçiren bir aile babası ve de İstanbul efendisidir.” (c.8, s.44, 2004)
Haskan, ilk, orta ve lise tahsilini Üsküdar’da tamamladıktan sonra bir müddet hukuk okumuş ancak daha sonra eğitimini yarıda bırakarak bütün mesaisini kültür ve tarih araştırmalarına vakfetmiştir. 40 yaşına kadar bir yandan araştırmalarına devam edip bir yandan esnaflık yaparak geçimini tuhafiyecilikle sağlamıştır. Daha sonra esnaflığı da bırakarak ömrünün son anına kadar medeniyetimizin izlerini sürmüş, var olan veya kaybolmaya yüz tutmuş kültürel mirasımızın envanterini çıkararak bilgi ve tecrübelerini kayıt altına almıştır. 35 yıllık araştırmalarının sonunda 11 eser meydana getirmiştir. Bunların bir kısmı yayımlanmış bir kısmı ise yayımlanmayı beklemektedir.
Haskan’ın yayımlanmış diğer eserleri şöyle: “Yüzyıllar Boyunca Üsküdar” (3 Cilt, Üsküdar Belediyesi Yayınları, 2001), “Bab-ı Ali/Hükümet Kapısı” (Çelik Gülersoy Vakfı, 2000), “İstanbul Hamamları” (Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu, 1995). Yayına hazır eserleri de şunlardır: “Mir’atü’l İstanbul Avrupa Yakası”, “Yüzyıllar Boyunca Üsküdar” (Üç ciltten oluşan bu eser Kuzguncuk, Beylerbeyi, Çengelköy, Vaniköy ve Kandilli semtlerini içeriyor.) “Maliye Teşkilatı Tarihi” (2. Cilt), “İstanbul Tekkeleri” ve Ayvansarayi’nin “Hadîkatü'l-cevâmi” çevirisi. (Kapsamlı indeks ve ilaveleriyle)
Çalışmalarını masa başında yürütmedi, arşivlerle sınırlamadı
Mehmet Nermi Haskan, alaylı olmasına rağmen dünya ölçeğinde bir sanat tarihçisi ve bir arkeolog hassasiyetiyle çalışmalarını yaptı ve ardı sıra hazine kıymetinde eserler bıraktı. Evet, o bir akademisyen değildi. Ancak çalışmalarını masa başında yürütmedi, arşivlerle sınırlamadı. Hiçbir zaman ravinin ravisi düzeyinde kalmadı. Eyüpsultan ve Üsküdar başta olmak üzere İstanbul sokaklarını karış karış taradı. Tarihi mezarlıklar dâhil, han, hamam, türbe, çeşme ve namazgâh gibi kültürel mirasımızı tek tek tespit edip inceleyerek kayıt altına aldı. Kendini bu hizmete adamış, işini aşk ve şevkle yapan bir medeniyet neferiydi.
Ümit ediyoruz ki rahmetli Mehmet Nermi Haskan’ın diğer eserleri de himmet gösterilip basılır ve okuyucusu ile buluşur. Zira böyle hamiyetli ve gayretli münevverlerimizin de, eserlerinin de sayısı gün geçtikçe azalıyor. Çevremizde “işte rahmetli Süheyl Ünver, Ahmet Yüksel Özemre, Ekrem Hakkı Ayverdi, Fazıl İsmail Ayanoğlu, Mehmet Nermi Haskan” diyebileceğimiz kaç şahsiyet kaldı? Biz üstadın bu mübarek belde için himmet ve gayretlerini her daim takdir ederek rahmet diliyoruz. İnşallah Rabbim de mekânını cennet eyler.
Nidayi Sevim