Mahya Yayıncılık’ın kurulduğunu, yayınevinin lansmanının ise Malezya İslam Üniversitesi eski rektörü Abdülhamid Ebu Süleyman tarafından verilen “Müslüman Aklın Krizi” konferansı verilmesi suretiyle yapıldığını daha önce duyurmuştuk.Sebahattin İhvan

Sözkonusu haberde de belirtildiği üzere, bir grup entelektüel tarafından yıllar önce Mahya Dağı’nda başlayan ve her sene düzenli olarak sürdürülen ilmî sohbetler, bu ay Mahya Yayınları’nın nitelikli yayın dünyasına adım atmasıyla ilk meyvesini verdi. Biz de, yayınevinin yönetim kurulu başkanı M. Sebahattin İhvan ile Mahya Yayıncılığı konuştuk.

Bize yayınevi kurma serüveninizden kısaca bahseder misiniz? Türkiye’de nitelikli yayıncılık yapmak adeta bir Donkişotluk gibiyken, neden kuruldu Mahya Yayıncılık?

Mahya Yayıncılık, insanlık için kalıcı kültürel hizmet üretmek ve katkıda bulunmak inancından doğdu. Özelliği, bireysel bir girişim olmasından daha çok, temel düşünce ve ilkeleri baz alan, farklı coğrafyalarda da olsa İslam'ın evrensel değerleri çerçevesinde yapılabilecek katkı ve katılımlara açık bir girişim olmasıdır. Bu bakımdan önemli olan, ticarî anlamda kazandıran bir kuruluş olmak değil, kültür ve medeniyet çerçevesinde kalıcı izler bırakan bir kurum olmaktır.

Mahya YayıncılıkEditöryal ekipte kimler var?

Biliyorsunuz kitaplar, eğer bir başka dilde yazılmışsa çevirisi, çevirilerin gözden geçirilmesi, tashihleri, iç düzenlemesi, kapağı gibi hususlardan her biri ayrı bir ihtisas isteyen konu. Kitaplarımızın jeneriklerinde bütün bunları yayına hazırlayan Yüksel Kanar, uygulamacısı ise Step Ajans’tır. Kitap seçiminde, başta değerli hocamız Bekir Karlığa olmak üzere, entelektüel birikime sahip akademisyenlerden, sosyal ve kültürel faaliyet içindeki insanlardan destek ve hizmet alıyoruz. Yayınevi personelimiz içinde geleceğin yayıncıları arasında yer alacak genç ve dinamik arkadaşların yetişmesine önem veriyoruz.

Düzenlediğiniz yoğun katılımlı bir ilmî toplantıyla yayınevini ve ilk kitaplarınızdan bazılarını tanıttınız. Bize, çıkardığınız bu ilk kitaplardan kısaca söz eder misiniz?

Yayınlanan kitaplarımızdan George Saliba’nın İslam Bilimi ve Avrupa Rönesansının Oluşumu adını taşıyan eseri, kültürler arasında zengin bir alışveriş olduğunu, ancak Batı klasik anlatısında bu alışverişin tek taraflı, yani Batı’dan Doğu’ya doğru olduğu şeklinde yanlış ve Avrupa-merkezci bir doğrultuda gösterilmek istendiğini, Doğu’dan Batı’ya geçen etkilerin ise hep gözlerden saklandığını konu ediniyor. Bu anlayışın değişmesinin bütün dünyada halihazırdaki cilalı Avrupa imajını yıkacağını söylüyor.

Bekir Karlığa’nın Din ve Düşünce ile Din ve Medeniyet adlı iki kitabı, ülke ve dünya sorunlarına güncel bakışın ürünleri. Eserlerinde, Karlığa’nın, bilim adamlığı dışında, zengin düşünce ve yorum dünyasını açıkça görüyoruz.

Messiri’nin hazırladığı bir ortak kitap olan Fen ve Sosyal Bilimlerde Önyargı, Batı sömürgeciliği ile birlikte bütün dünyayı etkisine alan Avrupa kültürünün üstünlüğü savının, yine Batı tarafından oluşturulmuş önyargılarla ayakta tutulduğunun, bunların gerçeklerle ilgisinin olmadığının anlatıldığı on bir yazarın uzun makalelerinden oluşmuş bir kitap.Mahya Yayıncılık

Ahmed İsa’nın Müslümanların Rönesansa Katkısı adlı kitabı, İslam dünyasında gelişen bilginin ve bunun Batı’ya akışının kısa ve etkili bir anlatısı.

Muna Ebu’l-Fadl’ın Doğu ile Batı’nın Buluştuğu Yer adlı kitabı ise, iki dünyayı tek bir yerde, "ortak kelime"de birleşmeye çağıran bir eser.

Yayınevi’nin tanıtımını, verdiği konferansla birlikte yaptığımız Abdülhamid Ebu Süleyman’dan Müslüman Aklın Krizi ve Kur’ani Dünya Görüşü adlarını taşıyan iki kitap yayınladık. Bunlar da, bulunduğu değişik görevlerle hep ilim hayatının içinde bulunan bir bilgenin deneyimlerinden kaynaklanan düşüncelerini içeren kitaplar.

Peki, kısa ve orta vadede daha hangi kitaplar yayınlanacak?

"Bekir Karlığa bütün eserleri" serisi devam edecek. Bunların içinden bazılarını sayacak olursak: İki cilt halinde İslam Düşüncesinin Batı Düşüncesine Etkileri, Batı’yı Aydınlatan İslam Düşünürü İbn Rüşd, Islahatçı Bir Düşünür Olarak Tunuslu Hayrettin Paşa ve Tanzimat. Yine Bekir Karlığa tarafından çevrilen İbn Rüşd’ün Felsefe-Din İlişkisi Faslu’l-Makal’i aslıyla birlikte yayınlanacak.

Kâtip Çelebi’nin Atlas ve Cihannüma’sı ile hakkında yazılan makalelerden oluşan Kâtip Çelebi’nin Dünyası da yayınlarımız arasında çıkacak.

UNESCO, 2011'i Evliya Çelebi Yılı ilan etmişti. Evliya Çelebi ile ilgili üç kitap yolda: Evliya Çelebi’nin İzinde, Evliya Çelebi’nin Dünyası ve Evliya Çelebi’nin Şehirleri.

Mahya YayıncılıkAslı ve sadeleştirilmiş şekliyle Abdullah Uçman tarafından hazırlanan Osmanlı'nın ilk büyükelçisi Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi’nin Fransa Sefaretnâmesi, Richard Sullivan’dan Batı Medeniyetinin Kısa Tarihi, ünlü fizikçi Isaac Newton'un ilk kez İngilizce dışında başka bir dile, Türkçeye çevrilen Kutsal Kitabın Tefsiri adlı kitapları da kısa bir süre sonra Mahya’dan çıkacak.

Çeviri kitapların ağırlıkta olduğunu görüyoruz. Çeviri de malum ince bir dikkat ve emek gerektiriyor. Hangi kitapların basılacağına ve kimler tarafından çevrileceğine dair nelere dikkat ediyorsunuz?

Aslında çeviri ve telif arasında iyi bir denge kurmak kültürel hayatımız için önemli. Kişisel görüşüm, çeviri kitapları, gerektiğince ve iyi seçilmiş olarak yayınlanmalı. Yayınevi olarak çeviriyi tek yönlü düşünmüyoruz. Diğer dillerden Türkçeye yaptığımız gibi, Türkçeden de diğer dillere çeviri yapacağız.

Kavramlaştırmayı başaramayan, dili iyi kullanamayan ve kendini ifadede zorlanan çevirmenler elinde kitap, anlaşılmaz bir hale dönüşüyor. Bu yüzden çok dikkat gerektiren bir konu.

 

Mehmet Emre Ayhan sordu