Son dönemin en üretken yazarlarından biri olan Tarık Tufan, yeni romanı Gece Açan Çiçekler ile okurların karşısına çıktı. Roman, kısa sürede büyük ilgi görürken, yazar aldığı geri dönüşlerin kendisini şaşırttığını ifade etti. Tufan, "2,5 yıl oturup çalıştığınız bir romanın bu kadar hızlı okunması, hem şaşırtıcı hem de sevindirici" dedi.

Eserin, karakterlerin derinliği ve kurgusuyla okurlar üzerinde güçlü bir etki bıraktığını belirten Tufan, "İnsanlar bir romana bu kadar vakit ayırıyorsa, bu geleceğe dair umut verici bir şey" ifadelerini kullandı.

"BU ÇAĞ İNSANIN ANLAMINI KAYBETTİĞİ BİR ÇAĞ"

Modern dünyanın birey üzerindeki etkilerini değerlendiren Tarık Tufan, insanın en büyük meselesinin kendi varoluşunu anlamlandırmak olduğunu vurguladı. Ancak içinde yaşadığımız çağın, insanın hakikatle bağını kopardığını ifade eden yazar, "Kendi varlığımız üzerine düşünmeyi reddediyoruz, çünkü derin düşünmek, çevremizdeki birçok şeyin anlamını yitirmesine neden olabilir" dedi.

İnsanın kendisini anlayabilmesi için hikâyelerden beslenmesi gerektiğini belirten Tufan, edebiyatın ve sanatın bu anlamda bir arayış alanı sunduğunu söyledi:
"Romanlar, masallar, sinema filmleri, insanın kendi varlığını anlamlandırma çabasının bir sonucudur. Biz, okuduğumuz hikâyelerde aslında kendimizi ararız."

Modern çağın birey üzerindeki etkilerini değerlendiren yazar, "İnsanın kendisini en çok aradığı dönemlerden birindeyiz. Psikoloji, kişisel gelişim, yaşam koçluğu gibi alanların bu kadar popüler hale gelmesi, insanın içsel kayboluşunun bir göstergesi" diye konuştu.

"BÜTÜN SORULARIN HAKİKATİN ÜSTÜNÜ ÖRTTÜĞÜ BİR ÇAĞDAYIZ"

İnsanın içinde bulunduğu bu arayışın büyük bir çelişkiyi de beraberinde getirdiğini belirten Tufan, "Bir yandan insan kendisini en çok aradığı çağda yaşıyor, ama aynı zamanda kendisiyle arasındaki mesafenin en çok açıldığı bir çağdayız" dedi.

Günümüzde insanların çok fazla soru sorduğunu, ancak bu soruların çoğu zaman hakikate ulaşmayı değil, hakikati gölgelemeyi amaçladığını ifade eden yazar, "Bize bir takım standart düşünce paketleri satıyorlar, kendini arama çabası bile bir ekonomiye dönüşmüş durumda" diyerek bu durumu eleştirdi.

"GERÇEK İNSANI YİTİRİYORUZ"

Modern çağın birey üzerinde yarattığı tahribatı vurgulayan Tarık Tufan, "Gerçek insanı kaybettik. Artık iyilik bile bir performansa dönüştü. Dijital dünya bize, ‘İyi olmaktansa, iyi görünmek daha değerlidir’ diyor" ifadelerini kullandı.

Günümüzde insanların sosyal medya filtreleri gibi, kendi düşünce ve duygularını da bir tür "filtre" ile şekillendirdiğini belirten yazar, "Sosyal medya bize nasıl bir filtreyle güzel görüneceğimizi söylüyor. Aynı şekilde duyarlılık filtreleri de satıyor. Bize hangi olayda üzülmemiz, hangi konuda duyarlı olmamız gerektiğini empoze eden bir sistem var" dedi.

Yapay zeka çağında insanın bu filtreler aracılığıyla "yapay" bir varlığa dönüştüğünü vurgulayan Tufan, "Gerçek insan, üç gün görmediği komşusunun kapısını çalıp ‘İyi misin?’ diye soran insandır" dedi.

"YORGUN BİR TOPLUMA DÖNÜŞTÜK"

Günümüz toplumunun hız çağında yorulduğunu belirten yazar, "Zamanın ruhu sürekli hızlanmayı ve tüketmeyi emrediyor. Ancak hızlandıkça daha iyi bir insan olmadık, hayatımız daha anlamlı hale gelmedi" dedi.

Kültürel üretimin de bu hızdan etkilendiğini ifade eden Tufan, "Eskiden edebiyat ağır ağır okunurdu. Ama bugün herkes ‘özet geç’ diyor. Hâlbuki özet, hakikati deforme eder" diye konuştu.

"ROMANLARIMIN TEK ÇABASI İNSANA TUTUNMAK"

Romanlarının temel amacının insanın ruhuna dokunmak olduğunu belirten Tarık Tufan, "Bütün çabam, insanı anlamak ve onun ruhuna temas etmek. Romanlarım, insana tutunmanın bir yoludur" dedi.

Sanatın ve edebiyatın insanı hayatta tutan en önemli unsurlar olduğunu belirten yazar, "Bu çağda gerçek insanı bulmak için, edebiyata ve sanata sıkı sıkıya sarılmalıyız" ifadelerini kullandı.

Tayyib Atmaca: Şiir, edebiyatın esas oğlanıdır Tayyib Atmaca: Şiir, edebiyatın esas oğlanıdır

"BİLDİĞİMİZ DÜNYANIN SONUNA GELDİK"

Geleceğe dair endişelerini dile getiren Tufan, yapay zekanın ve dijitalleşmenin insanın özünü dönüştürme ihtimalinin yüksek olduğunu belirtti. Tufan, "Evet, bildiğimiz dünyanın sonuna geldik. Ama nasıl bir dünyaya gözlerimizi açacağımızı henüz bilmiyoruz" dedi.

Sanatçıların ve edebiyatçıların bu konuda daha sezgisel düşündüğünü ifade eden yazar, "Ortada bir cisim yaklaşıyor ve bu bizi korkutuyor. Çünkü bunun bize hayır getirmeyeceğini sezgisel olarak farkındayız" diyerek modern dünyanın birey üzerindeki olası etkilerine dikkat çekti.

Modern insanın kendisini sürekli bir performans ve gösteri dünyasının içinde bulduğunu vurgulayan Tufan, "İnsan, kendi elinden çıkanların kurbanı oluyor. Yapay zekanın ve benzeri teknolojilerin sunduğu kolaylıklar, bizi insan olmaktan uzaklaştırabilir" dedi.

"GERÇEK İNSANI BULMALIYIZ"

Söyleşinin sonunda Tarık Tufan, insanın ruhunu ve özünü kaybetmemesi gerektiğini vurgulayarak, "Büyük anlatılar, büyük sanat eserleri, edebiyat ve müzik bize insanı hatırlatabilir. İnsan dediğimiz varlığı kaybetmemek için, kendi hakikatimize tutunmalıyız" dedi.

Edebiyatın ve sanatın, insanı gerçek anlamda besleyen unsurlar olduğunu ifade eden yazar, "Kendi içimize dönerek, gerçek insanı bulmamız gerekiyor. Aksi takdirde bildiğimiz dünyanın sonuna geldiğimizi kabul etmeliyiz" ifadeleriyle konuşmasını tamamladı.

>>> Söyleşinin tamamı