ŞAİR VE ÖYKÜCÜ MESUT DOĞAN'LA SON KİTABI "GÖKYÜZÜ ARAYAN", SANAT VE EDEBİYAT ETRAFINDA BİR SÖYLESİ
* Söyleşimizin başında bize kendinizi tanıtır mısınız? Mesut Doğan kimdir?
-Afyon doğumlu. Eskişehir’de ilk ve ortaokul. Bursa Ziraat Lisesi yatılı. İstanbul askerlik ve memuriyet, üniversite. Trabzon evlilik. Yine Eskişehir, hastane yöneticiliği. Kalite danışmanlığı, yurt içi ve yurt dışı (Paris, Bilbao) kalite ödülleri. 3 yıl Sağlık Bakanlığı geçici görev ve tüm illerde verdiği eğitimlerde Anadolu insanını yakından tanıma. Hâlen on üç yıldır havuzda Oblomov gibi yatmakta…
*Bugüne kadar yapmış olduğunuz edebî çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
-Şiir Kitapları: Ağzı Karanfilli Dost (Beyan Yayınları)
Gezi ve İnceleme: Düşlerin Son Sığınağı Endülüs (İz Yayıncılık),
Çin Kadar Uzak Can Kadar Yakın Şehirler (Okur Kitaplığı)
Hikâye Kitapları: Meczupların Görevleri (Hece Yayınları), Unutulmuş Sesler
Odası (Ötüken Neşriyat-Loras Yayın Kitap)
Roman: Oblomov’un Dönüşü (İz Yayıncılık)
* Marmara Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirmiş, bankacılık ve sigortacılık üzerine yüksek lisans yapmış bir insan olarak edebiyatla ilginiz ne zaman ve nasıl başladı?
-Ortaokulda başladı ama daha çok yatılı okulda gelişti.
* Mesut Doğan şair mi, hikâyeci mi, gezi yazısı yazarı mı? Yoksa hepsi mi? Kendinizi hangisine yakın görüyorsunuz?
-Şairliğe yakın görüyorum.
* Hayatınızın evveliyatına baktığımızda İstanbul yıllarınızın olduğunu görürüz. Sizi, sanatın ve edebiyatın başkenti diyebileceğimiz İstanbul'dan Eskişehir'e taşıyan sebepler ve amiller nelerdi? İstanbul'dan ayrılmanız bir çeşit kendinize kaçış mıydı? Niçin memleketiniz Afyon değil de Eskişehir? Eskişehir edebî yönünüzü yeterince besleyebiliyor mu?
-Ailevi nedenlerle Eskişehir’e taşındım. İstanbul’daki edebî ortam Eskişehir’de olmasa da M. Ali KALKAN gibi değerli insanlar beni yazmaya teşvik ederek canlı tuttular.
* Usta şair Nurettin Durman'la yaptığınız bir söyleşide " İstanbul’dan ayrıldıktan sonra yaklaşık 12 yıl gibi uzun bir süre hiç yazmadım. Hatta uzun yıllar şiirin saçma olduğunu, asıl olanın düz yazı olduğunu düşündüm." diyorsunuz. Sizi edebî türler içerisinde bu noktaya getiren ve yazmaktan uzaklaştıran neydi? Düşünceniz sonradan değişti mi?
-Anadolu insanını Eskişehir’de daha yakın tanıdığım için onlara ulaşmamın düz yazıyla daha kolay olduğunu fark ettim. Çocukluğumun kırsal ortamda geçmesinin de bunda bir katkısı olduğunu gördüm. Arkamda bırakacağım eserlerin ve anlamlı izlerin bu döneme ait olduğunu fark ettim.
*Siz şairlik ve hikâyeciliğinizin yanında çok da başarılı ve başarının göstergesi olan bol ödüllü bir bürokratsınız. Başarılarınız ödüllerle tescillenmiş. Şairliğiniz ve yazarlığınız yöneticiliğinizin, yöneticiliğiniz şairliğinizin neresinde duruyor? İşinizle sanatınızı nasıl dengede tutabildiniz? İşiniz sanatınızı besledi mi?
-İş ortamında değişik karakterler tanıdım. Bunlardan Oblomov’un Dönüşü adlı bir romanım ortaya çıktı. Yöneticilik bana insanlara daha iyi bakmayı ve onları daha iyi gözlemlemeyi öğretti.
* Şiirde ve öyküde etkilendiğiniz belli başlı isimlerden somut örnekler vermenizi istesek buna cevabınız ne olur? Sanatta ve edebiyatta öncülerden etkilenmek nereye kadar mübah?
-Necip Fazıl, İsmet ÖZEL, Mehmet Ali KALKAN, Rus edebiyatçıları, F. Kafka, Juan Rulfo ve bunlar gibi yazarlardan etkilendim. Şeyh Galib’e göre öncülerden çalmak bile mübah.
* Sizi, birkaç istisna dışında, çok fazla edebî mahfillerde (dergilerde) görmüyoruz. Belli ki çok yazan bir kişi değilsiniz. İnce eleyip sık dokuyan ve zor yazanlardan mısınız?
-Yazdıklarımı zihnimde çok dolaştırdığım için daha az yazmayı tercih ediyorum. Yahya Kemal’in “Servi” kelimesinde olduğu gibi.
* Başta şiir ve öyküleriniz olmak üzere edebî metinlerinizi olgunlaş(tır)mak üzere bir kenarda bekletir, farklı zamanlarda tekrar ele alır mısınız? Daha genel söylemek gerekirse Mesut Doğan nasıl yazar?
-Olgunlaştırıp öyle yazarım.
* Günümüz öyküsünün gidişatını nasıl görüyorsunuz? Yenilerden gelecek vaat eden isimler var mı?
-Günümüz öyküsü gayet başarılı ve iyi gidiyor. Gençler okumadıkları için kısa metne yönelmek yazar için daha elzem.
* Bize biraz da "Gökyüzü Arayan" adlı son öykü kitabınızdan söz eder misiniz? "Gökyüzü Arayan" kitaptaki 14 öyküden birinin de adı aynı zamanda. Bu ismin seçilişinin özel bir sebebi var mı?
-Bu kitaptaki 5-6 adet öykü Mehmet Ali KALKAN ağabeyi anlatıyor. Kitaba ismini veren en uzun öykü benim ve birçok insanın nezdinde zamanımızın modern Ahmet Yesevi’si olan M. Ali KALKAN ağabeyi, kitaba ismini veren öyküyü anlatıyor. Neden onun böyle birisi olduğunu da kitabı okuyan orada bulabilir, görebilir.
* Yeni kitabınız olan "Gökyüzü Arayan"daki öyküler daha önce dergilerde yayımlanan öykülerinizden mi oluşuyor? Kitapta okur ve gün yüzü görmeyen öyküler de var mı?
-Kitapta yayımlanmayan öyküler de var.
*Gördüğüm kadarıyla öykülerinizde sık sık metaforlar (eğretilemeler) kullanıyorsunuz. Bu öykülerinizin anlaşılmasını zorlaştırmıyor mu? Bu sizin üslubunuzun bir parçası mı?
-Günümüz insanı anlamadığı şeyi daha çok seviyor. Bu yüzden bende onları kurgulama ve eğreltileme yoluyla anlatmaya çalışıyorum.
*Dumanı üstünde diye tabir edebileceğimiz "Gökyüzü Arayan"daki öyküler başta olmak üzere, öykülerinize baktığımızda geleneksel hikâyeyle ve postmodernizmden beslenen modern öyküyle çok da iç içe (ilintili) olmadıklarını, daha farklı bir yolda ve kulvarda gittiğinizi görüyoruz. Bütün bunlardan yola çıkarak "Mesut Doğan öyküde belli bir izden gitmiyor, yeni bir iz oluşturuyor." diyebilir miyiz?
-Diyebiliriz ama öyküde yeni bir yol oluşturmak kolay değil. Benim varmak istediğim hedef ve oluşturmak istediğim yol, menzile emniyet içinde gidebilmek ve arkada daha kalıcı daha güvenli yollar bırakabilmek adına belli kalıpların dışına çıkmayı deniyorum. Günümüz öykücülerinin çok sık başvurduğu kurgulama tekniği, hayatın yalın ve acımasız gerçekleri karşısında bana gereksiz gibi geliyor. Benim hikayede gerçek amacım hayatın kaldırılamaz yükünü, yaşadığım üzücü olayları anlatmak değil bunları kendimden ve diğer insanlardan uzaklaştırmak için bir duvar gibi kullanmaktır. Kısacası yaşadığım şeyleri saklamak için insanlara olayları değil detayları anlatmayı hedefliyorum.
* Son öykü kitabınızda Yunus Emre, Mevlâna, Ahmet Yesevî, Bediüzzaman Said Nursî, Muhyiddin-i Arabî, İbn Rüşd, Gazali, Bayezid-i Bestami, Molla Cami, Sadi-i Şirazî, Russell, Tales, Konfüçyüs, Kevin Warwick, Buzzati, Maslow, Horatius, Henrik Ibsen, Thomas Mann, Carl Gustav Jung, İsmet Özel, Ahmet Kutsi Tecer gibi Türk ve dünya edebiyatına, tarihine, bilimine ve dinî hayatına mal olmuş şahsiyetlerden alıntılar yapıyor, bahisler açıyorsunuz. Bu bahisler öykünüze yön tayin etmede ne tür pencereler açıyorlar size?
-Yolun yolunu bulmada eğri yolları da bilmek gerekir. Bu saydığımız kişiler eğri yolları gösterdiği için bunları yön tayin etmede kullanıyorum.
* Yeni öykü kitabınız olan "Gökyüzü Arayan"daki metinlere baktığımızda bir kısmının tasavvufî kavramlarla yoğun bir şekilde örüldüklerini görüyoruz. Tasavvuf öğretisi öykülerinizi besliyor mu? Bu hikemî öğretiler hayatınızın neresinde duruyor?
-Evet, besliyor. İnsan hep bir arayış ve endişe değil midir? Sürekli yolculuk yapan bu garip varlık, yolcuğunun sonrasını ve öncesini anlayabilmek için tasavvuftan ve bazı gerçeklerden yararlanmak zorunda değil midir? “Yolda olmak her zaman bir handa olmaktan iyidir.” diyordu Cervantes. “Yol odur ki Hakk’a vara” demiyor muydu Yunus Emre?
* Gördüğüm ve bildiğim kadarıyla bugüne kadar kitaplarınız dört farklı yayınevinden çıktı. Hâlâ da farklı yayınevleri tarafından basılıyor. Kitaplarınızı bir külliyat hâlinde tek bir yayınevinde toplamayı düşünüyor musunuz?
-Evet. Hece Yayınları sahibi Ömer Faruk Ergezer ağabey bu sözü verdi. Gerisini ondan bekliyoruz.
* Hayatınızı planlayarak mı yaşarsınız, yoksa akışına mı bırakırsınız? Mesut Doğan bundan sonraki edebî hayatında neler yapmayı planlıyor?
-Elbette ki planlayarak yaşayanlardanım. Bundan sonra gençliğe daha kalıcı eserler ve ufuklar bırakmak için yazmak istiyorum.
* Şair ve öykücü Mesut Doğan'ın hayatta ve edebiyatta keşke'leri var mı? Özel değilse bizimle paylaşabilir misiniz?
-Mutlaka vardır. Daha çok okumak ve derin okumalar yapmak isterdim.
* Sayıları az olsa da, günümüzde edebiyatla (şiir, öykü, roman vs. ) ilgilenen gençlere neler söylemek istersiniz? Bu hususta nasıl bir yol izlesinler?
-Az okusunlar. Ama yazar bazında metinleri seçerek üzerinde odaklanarak çok düşünsünler.
*Son olarak neler ilâve etmek istersiniz? Okuyucularınıza bir mesajınız var mı?
-Okuyucu olsaydı, benim de bir mesajım olabilirdi
* Sayıca çok ve hacim olarak uzun sorularıma büyük bir sabırla cevap verdiğiniz için size çok teşekkür ediyor, bundan sonraki edebiyat yolculuğunda size üstün başarılar diliyorum.
-Ben teşekkür ederim, ilgi ve bilgileriniz için. Saygılar.